Ahmet Şık’ın Değerlendirmeleri

Türkiye’nin yeni bir “yargı” dönemine girdiğini ifade eden TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, Duvar muhabiri Furkan Karabay ile yaptığı söyleşide mevcut durumu analiz etti.

– İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın siyasi figürlere yönelik operasyonlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türk siyaseti, yeni bir Ergenekon kumpasına girmiş durumda. Son haftalarda yaşanan hukuksuzluklar, bu sürecin bir parçası. Örneğin, Ayşe Barım’ın hapsedilmesi, muhalif gazetecilere yönelen soruşturmalar ve tutuklamalar, CHP kongresine yönelik yapılan girişimler ve kayyım uygulamaları, bu minvalde değerlendirilebilir.

AKP’nin geçmişteki suç ortağı olan Fethullahçı yapı gibi, şu an da yargı aracılığıyla muhalefeti susturma hedefinde. Ancak bu kez yargı, hukuksuzlukları meşrulaştırma çabası içinde bile değil.

“Sesi Çıkana Had Bildirme Çabası”

– TÜSİAD yöneticileri Orhan Turan ve YİK Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras’ın yaşadığı süreci nasıl yorumlarsınız?

TÜSİAD yöneticilerinin, temel hak ve özgürlükler üzerine yaptığı açıklamalar sonrasında yaşananlar, kamuoyuna verilmek istenen ciddi bir mesaj taşıyor. İktidara eleştiri yöneltilmesini istemiyor ve bu durumu kabullenmeyen herkes hukuksal yollarla baskı altına alınıyor.

Turan ve Aras, mahkemeye sevk edilirken, polis eşliğinde halkın gözü önünde bir şov haline getiriliyor. Bu tür uygulamalar, toplumsal korkuyu artırıyor ve toplumun sessizliğini derinleştiriyor.

“Halkı Yanıltıcı Bilgi Suçlamaları”

Son zamanlarda ifade özgürlüğüne yönelik sert yaptırımlar dikkat çekiyor. Ne düşünüyorsunuz?

“Halkı yanıltıcı bilgi yayma” yasası, iktidar yanlısı olmayan bireyleri hedef alan bir silah haline geliyor. Özellikle bu kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte, muhalif medya kuruluşlarına ve gazetecilere yönelik saldırılar daha da artabilir.

Örneğin, Sözcü TV’ye verilen ceza, TÜSİAD Başkanı Turan’ın çocukluğuna dair yaptığı bir açıklama nedeniyle gerçekleşti. İktidar, muhalefetin sesini kısma çabasını sürdürüyor.

– HDK operasyonlarının asıl amacı nedir sizce?

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) merkezli yürütülen operasyon, yeni Ergenekon sürecinin en önemli unsuru. HDK, başsavcılığın açıklamalarında, hukuksuz şekilde terör örgütü ile ilişkilendirilerek hedef gösterilmekte. Bu da siyasi baskı ve kutuplaşmaya dair bir strateji olarak değerlendiriliyor.

“İmamoğlu Görevden Alınacak”

– HDK operasyonları ve Gezi olaylarının ilişkisi nedir?

Gezi direnişi yeniden gün yüzüne çıkacak ve HDK soruşturmalarıyla ilişkilendirilecektir. Bu bağlamda, İmamoğlu’nun görevden alınması ve kayyım atanması gündeme gelebilir. Seçim öncesinde, İmamoğlu’nun siyasi kariyerini etkileyen bu operasyonlar, AKP’nin stratejileriyle uyumlu bir şekilde uygulanıyor.

“Saray Rejimi Devletin Parnasından İbarettir”

Abdullah Öcalan ile yürütülen süreç hakkında ne düşünüyorsunuz?

Öcalan merkezli yeni süreç, iktidarın kalıcı bir barış sağlamayı hedeflemediğinin bir göstergesi. Bu yapı, sadece MHP’nin değil, tüm otoriter ve baskıcı rejim dinamiklerinin bir parçası olarak işlev görmekte.

Yukarıda bahsedilen kayyım atamaları ve hukuksuz tutuklamalar, yalnızca Kürt hareketine karşı bir uygulama olarak sınırlı kalmayacak. Bu, tüm muhalefeti hedef alan bir yapının ürünü. Türkiye’de yaşananları bu çerçevede okumak, doğru bir değerlendirme yapmak açısından elzemdir.